FİNANSAL OKUR YAZARLIK
Finansal okur yazarlık tanımına baktığımızda “bireylerin parasını en iyi şekilde
yönetmelerini sağlayan bilgiye sahip olmak” yada “bireylerin bütçe yapma, tasarruf, borç alma ve yatırım gibi finansal
kavramlar hakkında bilgi sahibi olmaları ve bu bilgileri kararlarında
kullanabilme becerisi” gibi literatürsel tanımlarla karşılaşıyoruz.
Tanımların genelinde ise gelir, harcama,
servet ve borç olarak 4 temel kavramdan bahsedilir. Türkiye Bankalar Birliği
(TBB) tanımında ise; Finansal kavramlarla ilgili bilgi, Finansal kavramlarla
ilgili iletişim kurabilme yeteneği, Kişisel finans yönetimi becerisi, Uygun
finansal kararlar verme becerisi, Gelecekteki finansal ihtiyaçlar için planlama
yapma davranışı olarak 5 bileşenden bahsedilir.
Esasında tanıma bakıldığında sahip olunan parayı en iyi
şekilde yönetmek (!) Türk halkının ve şirketlerinin başarılı olduğu bir
yetkinliktir.
Örneğin;
-Ülkemizde asgari ücret alsanız dahi son model bir telefon
satın alabilirsiniz, bordronuz olduğu sürece bunu size sunacak finansal
imkanlar mevcuttur. Temlikli satışlar, taksit imkanları, faturanıza
taksitlendirme, kredi kartına taksit yasaklandığı zamanlarda bile anında kredi
imkanları sunulabilir. Bankaların teknoloji mağazalarına gişe kurmuşluğu
vardır, anında kredi...
-Kredi kartı kullanımı ise ülkemizin ayrı bir uzmanlık
alanıdır. Paranın fırsat maliyetinden ziyade maaş avansı olarak kullanma
geleneği vardır. Çalışan kesimin gelecek 5 maaşına kadar sunulan kredi kartı
limitleri sayesinde maaşlı bir çalışan henüz almadığı ücretini harcayabilir,
enflasyonu korumak için elimizden gelen çaba gösterilir, harcama ana faaliyet
konumuzdur. Mecazı bir kenara koyarsam gelinen noktada imkan sahibi olmayanlar
bu döngüye mecbur bırakılmıştır. Geçmişin faturası ödenmektedir.
-Küçük yada büyük yatırımcı -hiç fark etmez- anonim şirketler, holdingler de dahil olmak üzere; borçlu, kullanmış
olduğu kredilerin taksit ödemeleri için yeniden kredi kullanabilecek çözüm
odaklılığa sahiptir. Hatta ileri gidenler olmuştur, tüm varlığını yurt dışına transfer ettikten sonra “nakit sıkışıklığı yaşıyoruz, kredilerimizi 10 yıl
yapılandırın” diyen hatırı sayılır firmalar vardır.
-Hane halkı tasarruf konusunda oldukça duyarlıdır. Ünlü bir
markanın 1000 liralık ürünü 950 liraya düştüğünde cebinde 950 lira olan bir
vatandaş tereddüt etmeden o ürünü alır-giyer- fotoğrafını çekerek sosyal
medyaya yükler, arkadaşlarına ivedilikle indirim haberini verir çünkü indirimle
sunulan ürün duyarlılığı vardır. Böylece herkes 50 lira tasarruf etmiş olur.
-Gelirimizin kat ve kat üzerinde, gerçekten uzak
projeksiyonlar ile borçlanma cesaretimiz vardır. Finans sistemimiz buna oldukça
müsaittir. Risk analizi bankacılık
eğitimlerinde slaytlarda anlatılan bir konudur, sürekli artan kredi hedefi
bankacılığın ana faaliyet konusudur. Batık kredileri çevirmenin bir yolu belki
öder ümidiyle yeni tüketicilere kredi vermektir. Banka; ödeyenlerden elde
ettiği faiz ile batık kredilerin ana parasını süspanse etmeye çalışır yada borcu
varlık şirketlerine satar yada hisse senetlerini speküle eder yada bono
ihracına başlar yada fonlar ile para toplar yada yabancı yatırımcıya satılır
yada.... Pardon! Bunlar ayrı bir yazı konusu olabilir.
Özetle; Ülkece para yönetiminde bu kadar başarılıyken, olmayanı bile harcayabilirken
finansal okur yazarlıkta neden Norveç’in yerine biz 1. sırada değiliz? Okur yazarlığın
ötesinde olmayanı bile
harcayarak finansal şairlik yada finansal bestecilik disiplinleri neden bizde
gelişmedi? Bu kadar hiciv sanırım bence yeterli...
Gerçeklere dönecek olursak; Finansal okur yazarlık yabancı
literatürde 90’lı yılların ortalarında, bizde ise 2000’lerin başında gündeme gelmeye
başladı. Özellikle 2008-2009 dan itibaren daha da önem kazandı. Eğitim sistemimizde
hala finansal okur yazarlık yok, yurt dışında ergenlik çağındaki çocuklar bu
eğitimleri bir şekilde okullarında satır arasında dahi olsa alıyor.
OECD
tarafından yürütülen Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA)
sınavlarında finansal okuryazarlığa 2012 yılından bu yana yer veriyor. PISA
sonuçları evrensel bir niteliğe sahip ancak Türkiye, PISA sınavlarının finansal
okuryazarlık kısmına henüz katılamadı çünkü Türkiye’de resmi bir finansal okuryazarlık
eğitimi yok ve biz sınavın bu bölümüne giremiyoruz. Sınava girdiğimiz
bölümlerde de pek başarılı değiliz.
Dünya eskisinden çok daha hızlı gelişiyor. Gelişme hızı arttıkça
geride kalanların çağı yakalaması imkansız hale geliyor. Finansal dünya içinde
bu geçerli, biz hala ülkemizde finansal okur-yazarlık konuşurken yurt dışında genç nesil finansal okur-yazar-yazılım-algoritma-blockchain konuşuyor; yeni finansal
piyasa ve piyasa araçları denemesi yapıyor. Bir çoğu yalan yanlış olabilir,
içlerinde sahte olanlar olabilir, biz ülke olarak bir işin para yatırma ve
kazanma tarafında olduğumuz için yeni nesil her şeye şüpheyle bakıyoruz. Yeni çıkan finansal bir enstrümanı dolandırıcılığa kullanmayı seviyoruz. Evet
kripto paralardan bahsediyorum ama konumuz o değil, belki hepsi sahte fakat onlara
bile para yatırırken ne olduğunu araştırmadan sırf fiyatı artıyor diye satın
alıyoruz. Konu yine finansal okur yazarlığa geliyor. Okuma yazması olmayan
birisinin kitap satın alması gibi düşünün, satın aldığınız finansal enstrümanı bilmiyorsunuz. Bu normal sermaye piyasaları içinde geçerli, forex, viop, borsa
vs. bir çok kişi bu platformlarda işlemleri detaylara hakim olmadan yapıyor. Okuma yazma
öğrenmeye uğraşmadan kitapçı kitapçı geziyoruz.
Finansal okur yazarlık esasında borsalarda işlem yapmak,
döviz alıp satmak, yatırım yapmak, kredi kullanmak yada bankacılık işlemlerini
bilmek değildir! Finansal okur yazarlık grafik okumak, teknik ve temel analiz
yapmak, bolinger-macd-rsi-MA200-destek-direnç-trend gibi kavramlara hakim
olmakta değildir!
Finansal okur yazarlık; geleceğinizi idame ettirmek için gerekli
olan tasarrufları sağlamak, kazancınız ile harcamanızı yönetmek, bütçeleme
yapmanız kadar basittir. Gelir gider dengesini kurmanızdır, teknik adı ile nakit
akışınızı düzenlemektir. Finansal okur yazarlık para ile para kazanma sanatı
yada matematiksel bir şey değildir. Finansal
okur yazarlık çevrenizde ve ekonominizde olup biteni anlamak, bu döngünün
neresinde olduğunuzu bilmek ve gelir giderinizi buna göre ayarlamaktır.
Finansal okur yazarlık aşağıdaki B kişisidir.
A: “Enflasyon 2019 da düştü,
%11 civarı açıklandı ama fiyatlar yine de arttı, yalan bu işler”
B:“Enflasyon %1 dahi açıklanmış olsa fiyatlar artmış
demektir. Enflasyon açıklandığı sürece fiyatlar artıyor anlamına gelir. Enflasyonun
azalması fiyatların düştüğü anlamına gelmez, yalan dediğin şey enflasyon oranı
ise bence de haklısın, reel olan enflasyon %20 üzerinde, bende öyle hissediyorum.”
Kimse sizin için finansal okur yazarlık yapamaz. Yakın zamana kadar aileler çocukları için finansal okur yazarlığı ister istemez yapıyordu, onların geleceği için bir şeyler biriktiriyordu. Geldiğimiz çağda artık o finansal okur yazarlık da maalesef kalmadı, paranın dili değişti, çoğunluk günü kurtarmanın derdinde ve bu ortamda bizler yeniden okuma yazma öğrenmek zorundayız.
Sizin gelirinizi,
giderinizi, hayallerinizi, ne için tasarruf yapacağınızı sizden daha iyi kimse
bilemez. Makro ve mikro ekonomi olarak bir çok değerli profesör yazılar yazıyor,
analizler yapıyor fakat sizin hanenizin analizini sadece siz yapabilirsiniz. Bu hane analizinizi başkasına bırakırsanız zarar durumu başlar. Başkalarının görüşüyle
yatırım kararı alanlar genelde zarar eder, bu kararları kendiniz araştırıp
vermelisiniz. Akıl aldığınız kişinin analizi doğru da olabilir fakat sizin risk iştahınız yada göze alabileceğiniz zarar onunla aynı olmayabilir. O yüzden
finansal okur yazar olmak zorundasınız. Finansal okur yazarlığa önem
vermediğiniz sürece ekonomide bahsedeceğiniz şeyler siyasetten öteye
gitmeyecektir.
Yorumlar
Yorum Gönder